Gelibolu’da madde mana el ele

Gelibolu tarih boyunca Avrupa ile Anadolu arasında önemli bir geçiş noktası oldu. Korunaklı limanı, boğazdan Marmara’ya geçişte ve dolayısıyla İstanbul’a ulaşma yolunda önemli bir yer olarak da dikkati çekmiştir.

Önümüzdeki hafta açılışı yapılacak olan 1915 Çanakkale Köprüsü‘nün batı ayağı, Gelibolu merkezine 12 km. mesafedeki Sütlüce köyündedir. Tarihimizde şanlı bir yeri olan bu topraklar asrın en büyük köprülerinden birine sahip olarak yeni bir maddi değer kazanmaktadır.

Gelibolu manevi ve kültürel değerlerimiz bakımından zengin bir ilçemizdir, gaziler ve veliler beldesidir. Bunlardan biri 15. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Yazıcıoğlu Mehmet’tir (ö. 1451). Yazıcıoğlu Mehmet, devrinin ilimlerini öğrenmiş, Arapça ve Farsça bilmektedir. Onun gözlerini başka bir dünyaya açan, gönül dünyasını uyandıran kimse ise Hacı Bayram Veli (ö. 1430) olmuştur. Bir şikayet sonucu sorgulanmak üzere Ankara’dan, o zaman Osmanlı’nın başkenti olan Edirne’ye getirilmiş olan Hacı Bayram, II.
Murat tarafından izzet ve ikram görmüştü.
Henüz İstanbul alınmamıştır; Edirne yolculuğu Çanakkale-Gelibolu üzerinden yapılıyordu. İşte bu sırada Yazıcıoğlu Mehmet kendisine intisap ederek manevi dünyasını geliştirmiştir.

MUHAMMEDİYE

Yazıcıoğlu’nu unutturmayan asıl sebep onun “Muhammediye” adlı meşhur eseridir. Kitapta yaradılış, peygamberler ve bilhassa Peygamber Efendimiz’in hayatı, mucizeleri ve başka bir takım dini konular yer alır. Bu manzum kitap Hz. Peygamber’in, rüyasında Yazıcıoğlu’na yaptığı telkin, işaret ve irşad sonucu yazılmaya başlanmıştır.

Muhammediye, beş yüz yıl boyunca Türkçe’nin konuşulduğu hemen bütün İslam ülkelerinde okunmuş ve sevilmiştir.
Halkın dini kültürünün temel kaynaklarından olan eser Anadolu, Balkanlar, Maveraünnehir, Kırım, Kazan ve Başkurt Türkleri arasında büyük şöhret kazanmıştır.

Radyo ve televizyonun olmadığı devirlerde, çeşitli toplantılarda, aile içinde akşamları, uzun kış gecelerinde, bazan özel bir melodi ile Muhammediye okunur ve topluca dinlenirdi. Böylece ortak bir dini bilgi ve duygu ortamından herkes bir şeyler alırdı.

Yazıcıoğlu’nun kardeşi Ahmet Bican da (ö. 1466) gönül dünyamızı aydınlatanlardan biridir. Onun Envaru’l-Aşıkin adlı kitabı da halkımız arasında çok okunmuş, çok rağbet görmüş bir eserdir.

Yazıcıoğlu Mehmet ve kardeşi Ahmet Bican’ın mezarları ve türbeleri Gelibolu’da önemli bir ziyaret yeri olarak işlevini devam ettirmektedir. Çilehaneleri ise sahilde büyük bir kaya blokuna oyulmuş, birbirine geçen iki hücreden ibarettir. Boğaza bakan, önündeki küçük bahçesiyle sevimli ve bakımlı bir kutsal mekan olan bu yer halkımızca ziyaret edilir.

AKTİF DERVİŞLER

Yazıcıoğlu Mehmet ve Ahmet Bican, fütuhat devrimizin aktif ve savaşçı derviş tipine uygun özellik taşırlar. Bir yandan eser yazıp irşadla uğraşırken; bir yandan da, o sıralarda düşmanla burun buruna olan Gelibolu’da deniz savaşlarına katılmıştır. Şöyle söyler:

“İlahi biz kulun dahi Gelibolu’da olurduk / Deniz katında beklerdik Frenkten kale vü afak” İşimiz cenk idi ekser çü heftad ü dü millet ki / Verirdik başı yolunda ederdik malimız infak.”

Kardeşi Ahmet Bican ise aynı konuda şunları yazar: “Elhamdülillah ki Gelibolu’da nice kez kafir ile cenk edip gazalar edip dururuz. Gah kafir bize, gah biz kafire vurup dururuz.”

1 yorum

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.