Her gün şehit haberleriyle içimiz yanıyor. Ateş düştüğü yeri yakar. Kim bilir şehit anaları, şehit eşleri, şehit aileleri neler hissediyor. Allah hepsine sabırlar ve dayanma gücü versin.
21 ağustos Cuma günü bütün camilerde güzel bir hutbe okundu: “Birlik ve Beraberliğimizin Harcı: Kardeşliğimiz”
Şunlar söylendi: “Asırlardır doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle aziz milletimizin en önemli harcı olan kardeşliğimiz son zamanlarda bir kez daha hedef alınmıştır. Birçok mihrakın güdümünde olan gözü dönmüş terör, ülkemizin huzurlu havasını ortadan kaldırmak üzere yeniden harekete geçmiştir.”
Ve şu hatırlatıldı: “Yüreklerimizi dağlayan elim hadiselerin yaşandığı şu zorlu günlerde hepimize düşen, bir kez daha birbirimize sımsıkı kenetlenmektir; dinimiz, güzel ülkemiz, milletimiz ve kardeşliğimiz üzerinde oynanan oyunlara izin vermemektir.”
HABİL-KABİL
Bu defa, büyük çaplı terör olaylarını daha soğukkanlı karşıladığımız söylenebilir. Tabii ki yanan yüreklerin farkındayız. Millet olarak ciddi bir sınavla karşı karşıyayız. Bu temkin ve soğukkanlılığın kaybolmasından ve ümitsizliğe düşmemizden endişe ediyorum. İnşallah yanılırım.
Şunu unutmamalıyız, dünya kurulalı beri savaşsız, ölümsüz bir devir olmamıştır. Habil-Kabil olayı, yani Hz. Adem’in oğullarından Kabil’in kıskançlıktan dolayı Habil’i öldürmesi üç büyük dinin kitabında yer alır.
O gün bugündür kavga ve savaş hayatın bir gerçeğidir. Bizde bu defa da terör olarak karşımıza çıktı. Ölüm her zaman acıdır. Öyle der Yunus Emre:
“Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm/ Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi.”
Siirt-Pervari karayolunda, şehit düşen Recep Beycur’un cenazesi Devlet Hastanesi morguna kaldırılır. Telefonu da cebinde ve o sırada çalmaya başlar. Komutan telefonu alıp bakar, ‘annem’ yazısını görür. Cevap vermeye gücü yetmez. Tekrar tekrar çalan telefona dayanamaz, boğazı düğümlenir ve sonunda kapatmaya mecbur kalır. Çünkü bu anneye verebilecek cevabı yoktur.
CAN ÖLMEZ
Aynı Yunus Emre şunu da söyler: “Ten fanidir, can ölmez/ Çün gitti geri gelmez/ Ölür ise ten ölür/ Canlar ölesi değil.”
İnancımıza göre Allah yolunda öldürülenler, yani şehitler manen diridir. İnanmış canlar ölmez. Böyle zor günlerde bizi ayakta tutan buna benzer inançlarımızdır. Acılar karşısında bağrımıza taş basar, inancımızı ve birliğimizi devam ettiririz.
Iğdır’da yol kesen PKK’lılar, doğalgaz yüklü tankerin şoförünü, aracı karakola sürmesi için zorlar. Niyetleri canları pahasına karakolu yakmaktır. Şoför araca bomba koyduklarını fark eder. Birden el frenini çekerek kendini aşağı atar. “Yaklaşmayın bomba var” diye bağırır. Şöyle der: “Zaten ben de ölüp gidecektim. Hiç olmazsa Mehmetçiklerimiz şehit olmasın diye düşündüm ve başardım.”
Şükür ki şoför Turan Mutlu gibi insanlarımız çoktur.
Bir yanıt bırakın