Turgutlu doğumlu olan Adnan Başoğlu (1928-2015) otuz yıldan fazla matematik öğretmenliği yaptığı Manisa Lisesi’nden 1988’de emekli olmuştu. Ellili yıllarda Türkiye’de lise sayısı fazla değildi. Bunlardan Manisa Lisesi kaliteli ve itibarlı bir öğretim kurumuydu.
Adnan Bey İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nden mezun olduktan sonra 1957’de Manisa’da göreve başladı. Başarılı bir öğretmendi. Matematik gibi korkulan bir dersi öğrenciye sevdirmiş ve iyi öğretmiş olmalı ki okulda lakabı “Şeker Adnan” idi.
“Şeker”, sıfat olarak insan için kullanıldığı zaman; tatlı, iyi, hoş, güzel huylu anlamına gelir. Adnan Bey tam da böyle biriydi.
Kendisini 1970’lerden sonra tanıdım. Son derece mütevazı, hiçlik ve yokluk sahibi bir kimseydi. 16 Temmuz’da Hakk’a yürüdü. Sağlığında sorsaydım, hakkında bu yazıyı yazmama sanırım razı olmazdı.
DERVİŞLİK ZIRHI
Tanzimat’tan itibaren biz Batılı değerleri benimsemeye başladık. Öğretim kurumlarımız buna göre düzenlendi. Bu süreç içinde o sıralarda Avrupa’da hakim düşünce olan materyalist ve pozitivist dünya görüşü bize de geçti. Cumhuriyet’ten sonra özellikle öğretim kurumlarında bu görüşler etkindi.
Yüksek tahsil yapan birçok gencimiz kendi yerli kültürüne yabancılaştı. Ailesi ve yakın çevresinin değerlerini küçümsedi, onlardan koptu.
Ancak bazı nasipli gençler bu tehlikeden uzak kalabildi. Adnan Başoğlu tahsil sıralarında materyalizmin tuzağına düşmekten acaba nasıl korundu? Benim tahminim şu:
Adnan Bey derviş insandı, Halvetiye yoluna mensuptu. Bu şu demekti: O özüne yabancılaşma tehlikesine ve dış etkilere karşı zırhlı idi, korunmuştu.
Derviş, “Hak yolunda yürüyüp nefsini ıslah eden, varlık iddiasından geçip Allah’ın birliğini bütün kainatta görerek kendini Hakk’a ve onun yarattıklarına adayan kimse” demektir.
Adnan Bey de bu vasıflara sahip faziletli bir insandı.
ENTEKKELİLER
Manisa Hatuniye Camiinde 18 Temmuz günü cenaze salasında yapılan duyuruda “Matematik öğretmeni ve Entekkelilerin damadı Adnan Başoğlu” dendi.
Adnan Bey Manisa’da Entekkeliler diye bilinen Rifai dergahının 1925’teki son şeyhinin torunu Özgül Hanım’la evliydi. Tarikatlerin isimleri farklı olmakla birlikte, varmak istedikleri hedef aynıdır.
Adnan Bey kendisi oranın mensubu olmadığı halde, eşinin ailesine ait Marufi-Rifai dergahına hizmette bulundu. Sağlığı bozulmadan önce bir türbedar gibi bu dergah binasını sahiplendi, bakımına ilgi gösterdi.
Bu dergaha en önemli hizmeti ise, Necdet Okumuş’un hazırladığı iki kitabı bastırmasıdır. Bunlardan ilki “Manisa Rifai Dergahı Entekkeliler”, ikincisi “Hasan Rüşdi Divanı”dır. H. Rüşdi bu dergahın şeyhlerinden biridir.
İşin hoş tarafı şu ki, Adnan Bey bu kitapların baskı masraflarını tamamen kendi cebinden, emekli ikramiyesinden bir bölümünü ayırarak vermiştir.
Ruhu şad, durağı cennet olsun.
Bir yanıt bırakın