Cemaleddin Server Revnakoğlu (1909-1968) bir İstanbul sevdalısı olarak geriye bir yığın not bırakmıştı. Bunlar musiki adamları, dergahlar, kütüphaneler, önemli şahsiyetler, mezarlıklar, camiler, şairler, mektuplar ve fotoğraflardan meydana gelir. Bu karmakarışık, dağınık notları Çalışkan bilim adamı Prof. Mustafa Koç sabırla okuyup düzenledi. Fatih Belediyesi de “Revnakoğlu’nun İstanbul’u, İstanbul’un İç Tarihi Fatih” adıyla 5 büyük cilt halinde; kuşe kağıda çok kaliteli mükemmel bir baskıyla bu eseri yayımladı.
Evvelce bu kitaptan söz etmiştim. Okurken bazı hatalar gördüm. Revnakoğlu İstanbul’u iyi bilen biri. Ama İstanbul dışını bilmiyor. Onun için kafasından yakıştırmalar yaptığı görülür. İzmir’le ilgili iki örnek vereceğim.
NEYZEN TEVFİK
İlki Neyzen Tevfik’le ilgili. Neyzen Tevfik 15 yaşından itibaren 4-5 sene İzmir Mevlevihanesi’nde kaldı. Neyzen Tevfik (1880- 1953) Bodrum’da doğdu. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarında ciddi bir sinir krizi geçirdi. Hastalığına tam teşhis konamadı, sar’a veya bayılma denir. Biraz iyileşince İzmir İdadisi’ne (Lise) yatılı olarak kaydettirildi. Ancak, disipline tahammül edemedi, bir ay sonra okuldan atıldı.
Kural tanımayan bir yapıya sahip olan Tevfik’in yolu İzmir Mevlevihanesi’ne düştü. Burada ney üflemeyi geliştirdi. Dör-beş yıl devam ettiği Mevlevihane ona bir terapi yeri oldu. Burada edebî bilgisini ve zevkini geliştirdi. Türkçe, Arapça ve Farsça dersleri aldı Ünlü şairlerin divanlarını okudu. Şiirler yazdı. 19 yaşında iken babası medrese tahsili yapması için İstanbul’a gönderdi. Bunları ayrıntılı olarak “İzmir’de Tasavvuf Kültürü” kitabımda anlattım.
Şehsuvaroğlu ise şöyle der: “Tevfik ibtidai ve rüşdi tahsilini (yani ilkokul ve ortaokuu) memleketi olan Bodrum’da yaptıktan sonra İstanbul’a gelmişti.” (İstanbul’un İç Tarihi Fatih, I, s. 200) Doğrusu, Neyzen’in ailesi 1894^’te İzmir Urla’ya gelir, kendisi 1895’te İzmir İdadisine kaydolur, orada barınamaz ve İzmir Mevlevihanesi’ne intisap eder. Orada uzu süre ladıktan sonra İstanbul’a gidecektir.
ŞEHİT FETHİ BEY
Miralay (Kurmay Albay) Şehit Fethi Bey, işgal yılları kahramanlarındandır. İzmir 4. Kolordu Asker Alma Heyeti Başkanıydı. 15 Mayıs 1919 günü Yunan ordusu İzmir’i işgal etti. Süleyman Fethi Bey tutuklandı, sürüklenerek Pasaport’a getirildi. Burada rıhtımda başka Türk subaylarını da toplamışlardı. Hepsini tek sıra dizdiler.
Bir Yunan subayı, Türk subaylarından her biri önünde duruyor, “Zito Venizelos!” (Yaşasın Venizelos!) diye bağırmasını emrediyordu. Sıra Fethi Bey’e geldi. O, emri yerine getirmedi. Fethi Bey’i süngülemeye başladılar. Üç gün sonra şehit oldu. İzmir Emir Sultan haziresine defnedildi. Üzerine güzel bir mermer mezar yapıldı.
Süleyman Fethi Bey Aydınoğlu tekkesi şeyhi İzzi Efendi’nin oğludur. Revnakoğlu Fethi Bey’in, Selimiye Camii karşısında dedesinin ayakucuna defnedildiğini yazar, yanlıştır.
Revnakoğlu’nun kitabında pek çok doğru bilgi yanında, buna benzer hatalar olduğunu gözden ırak tutmamak gerekir.
Bir yanıt bırakın