Ney = kamil insan

İzmir’de bu yıl Şeb-i Arus dolayısyla birçok lonferans, konser ve gösteri düzenlendi. Mesela bu akşam saat 20.00’de 3 önemli faaliyet var. İlki Sabancı kültür Sarayı’nda, yeni kurulan İzmir Tasavvuf Araştırmaları Derneği adına Prof. Ömür Ceylan’ın “Hz. Mevlana’yı anlamak” başlıklı sohbeti var. AKM’deki tasavvuf musikisi konserinin solisti değerli sanatçı Bora Uymaz‘dır. Adnan Saygun’da ise sema ve konser bulunmaktadır. Bu vesile ile ben de konuya katkıda bulunmaya devam ediyorum.

*

Bir saz aleti olan ney’in manevi yönü üzerinde durulurken, en çok kamil insan benzetmesi dikkati çeker. Yorumculara göre Mesnevi’nin ilk beytinde neyle kastedilen şey, “kamil insan” dediğimiz olgun, yetkin, üstün insan tipidir. Neyle kamil insan arasında çeşitli bakımlardan benzerlikler vardır. En başta şekilleri benzer. Her ikisinin de yüzleri hafif sararmıştır.

İnsan-ı kamil bir bakıma neyle aynı macerayı paylaşır. Neyin bağrında da yedi delik vardır, insanın başında da. Her kamıştan ney yapılmaz. Olgun insan da doğuştan kabiliyetli ve seçkin yaradılışlı kimseler arasından çıkar. Tasavvufi anlamda kemale ermek, bunun yolu demek olan seyr ü sülûk son derecede çileli bir iştir.

OLGUNLAŞMAK

Olgunlaşma yolu, zahmetli ve çileli bir yoldur. Ney olacak kamışın içinin boşalması gibi insanın da içinin temizlenmesi gerekir. Kural açıktır: Boşalmadan dolmak yoktur. İnsanın boşalması, “masiva” denilen, Allah’tan gayri işleri terk ile başlar. Masiva maldır, evlattır, paradır, mevkidir, konfordur, lükstür veya canımızın çektiği basit bir şeydir. Bunları terk etmek, onlarla hiç ilgilenmemek demek değildir. Bunlara ancak layık olduğu kadar değer vermek, onları put haline, tanrı haline, hayatın yegane amacı haline getirmemek demektir.

“Geminin yüzmesi için mutlaka su lazımdır. Ama su geminin içine girerse onu batırır.” Masiva sevgisini kalbimize kadar sokmayacağız. Para cebimizde bulunacak gönlümüzde değil. Kalb/gönül sadece Tanrı sevgisinin ve ilgisinin merkezi olcaktır. Kuran-ı Kerim’de“Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın” (Münafikun 63/9) buyrulur. Bir başka ayette de “Ticaret ve alışverişin kendilerini Allah’ı anmaktan alıkoymadığı kişiler”den (Nur 24/37) övgüyle söz edilir. Ekonomik faaliyetlerle uğraşmayın denmez.

DENGE

Burada bir hassas denge söz konusudur. Bu dengeyi sağlayabilmek sanıldığı kadar kolay değildir. “Nefs” dediğimiz ve isteklerin arzuların aşırı ihtirasların merkezi olan gücü kontrol altında tutmak zordur. Bu çok ciddi bir çabayı gerektirir. Onunla mücadele “Büyük savaş” olarak nitelendirilmiştir. Ney yapılacak kamışın kızgın demirle dağlanmasından daha güç bir gayretin gösterilmesi icabeder. Çünkü nefs kendi içimizdedir, bizim bir parçamızdır, yardılıştan getirdiği aşırı istekleri, kibirleri, gururları, benlik ve bencillik duygularını etkisiz hale getirebilmek gerçekten zordur.

Ama belirttiğimiz gibi boşalmadan dolmak yoktur. “Sen çıkınca aradan / Kalır seni Yaradan.” Kötü huylardan boşalan iyi huylarla dolacaktır. Cehlinden boşalan ilimle dolacaktır. Masivadan boşalan Hak bilgisiyle süslenecektir. Fenafillah‘tan sonra Bekabillah gelir. Bu kemal yolculuğunu tamamlayıp olgunluğa eren kimsemin bir ayağı ilahi alemde bir ayağı beşeri alemdedir. O etrafına ışık saçar. İçi boşaldığı, nefsini alt ettiğinden dolayı hasbidir, çıkar peşinde değildir, onun için de verimlidir. Onun sözleri de tıpkı neyin sesi gibi etkileyici olur.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.