Cem Sancar’ın NasReddin romanında bunalım içinde kendini arayan, çeşitli ruh burkuntuları yaşayan, bazen yolu bir mürşide düşen insan manzaraları vardır. Bunların yaşadığı deruni haller ilgi çekicidir. Bazıları mutsuz, bazen yolunu aydınlatacak ışığı yakalayan tiplere de rastlanır. Bunların başlıcası romanın kahramanı “Nas”tır. Nas’ın kişiliğinde çok defa yazarın bizzat kendisi vardır denebilir. İşte bir tasvir:
“Nas aslen çoğu eğitimli İstanbul sakini gibi ıssız bir adamdı. Sisteme uymayı içten içe reddeden; dobra itirazları, tehlikeli reddiyeleri, yani anarşizan eğilimleri olan. Materyalist dünyanın rahatsızı. Sorup soruşturan. Rahatsız biri. Arayan biri…”
Şu cümleler de yazar kendini anlatır gibidir:
“Ama asıl zaafım kusursuz olmayı istemekti, orası kesindi, evet. Doymak bilmez benliğimi ince zeka oyunlarına gizliyordum. Bir tür “Tanrı yazar” denen o kabızlık durumu! Tutukluk.
Daralma. Onurlu gibi gözüken tırsaklık, en mükemmelini yapmalıyım mızırdanması. Aczini bilmemek. En şahaneye ulaşmak için yırtınmak. Tanrıyla aşık atmak denen o budala çalım…”
Cem Sancara’a göre manevi olgunlaşma zorlu bir yolculuktur:
“Yoldasın… İlk kapıdan da geçmişsin. Maşallah diyelim… Eğer kusura bakmazsan, kadın meseleni çöz derim sana! Amma velakin şu var, içimizdeki ejderhalarla yüzleşmeden, konfor alanlarımızı bozmadan, kötü huylarla kapışmadan kurtuluş yok, rahat huzur yok bize. Hiiiç kendini boşuna kandırma!”
IŞIKLI KİMSELER
Sonunda aradığını bulmuş galiba:
“Alnı ışıldaklı insanlar vardır. Hani madenciler, dağcılar… Kafasında ışık taşıyan kurtarıcılar vardır, depremde, afette. Başlarına takarlar. Karanlığı aydınlatırlar, sen çaresizken el uzatırlar… Öyle derin sözler edilmiştir bu topraklarda… En anlamazı bile kendine getirir, diriltir. Taş olsan erirsin. O sözleri duyduğumuzda, alnı ışıldayan birilerinden geldiğini hemen anlarız. Hikmet odur işte. Masallar meseller ve en mühimi mecazlar… Yedi Kocalı Hürmüz’dür kelimeler. Adamına göre muamele edilir. Hikmet insana meşrebine, mizacına göre gelir. Hep gelir! Her şeyin sahibinin işleri bitmez. İlham iner ve bulur seni. Cenab-ı Allah’ın yol yordamına akıl sır ermez. Benim hikayem de böyledir kardeşim…”
YEDİ CÜCELER ÖRNEĞİ
Ama anlaşılan bu yolculuk hiç de kolay olmamıştır:
“Benlik, ego diyorlar, biz nefs diyoruz buna. O insanı cüceleştirir, bunu bilmelisin. Elimden tutan o mürşit, içimde kendi elimle özene bezene beslediğim cüceyi gösterdi bana. Öyle öyle boy atmaya başladım, serpildim, bugünlere geldim. Cadı bana zehirli elmayı yediremez bundan böyle. O dert bitti! Panzehiri aldım, bağışıklığı yükselttim. Başka biriyim. Güzel bir benle tanıştım anlayacağın. Onunla yürüyorum. Yani…” (Devam edecek)