Gaziemir’in eski adı Seydiköy idi. Yakın zamanlara kadar burada bir Seydi Baba kabri olduğu biliniyor. Ziyaret edilen ve şifa umulan bir yer idi. Zamanla ihmal edilmiş ve arazinin şimdiki sahibi oraya bir ahır yaptırmış. Bu durum hassas vicdanları üzüyor.
Seydiköy’ün tarihini yazan bilim adamlarından bir kısmı, belgelerde Seydi Baba diye birine rastlamadıkları için, bunun hayali bir şahıs olduğunu söyler.
“Geçmişten Günümüze Seydiköy Gaziemir” kitabının yazarı Ercan Çokbankir ise aksi görüştedir. Ona göre Seyyid Mükerremeddin’in kabri Emirsultan haziresinde değil Seydiköy’dedir. Maşatlık denen yerde ulu çınar ağaçlarının altındadır. Bu görüş tartışmaya açıktır.
Ama gerçek olan şu: Üç kuşaktan beri Seydiköy’lü olan Çokbankir, Seydi Baba diye bir ziyaret yerinin varlığını burada herkesin bildiğini söyler. Hatta mübadele ile Selanik’e giden Seydiköylü Rumların anılarına yer verir:
ORTAK ZİYARET YERİ
“Seydiköylü Müslümanlar gibi biz de Seydi Baba’yı ziyaret eder, mezarı başındaki çeşmeden su içer, şifa bulurduk. O suyun şifalı olduğu tecrübeyle bilinirdi. Biz Hristiyanlar ona inanırdık. O bizim de dedemizdi.”
Bunlar sosyolojik gerçeklerdir. Halk inançlarında örnekleri çoktur. Dinlerin ayırdığı insanları, yatırlar ve azizlerin birleştirdiği görülür.
Seydi Baba hakkında şunu söyleyebiliriz: Tarihte önemli şahısların birden fazla türbeleri vardır. Biri asıl yattıkları yer, ötekiler ise makam-türbedir. Yani onların anısını yaşatan yerlerdir.
Bunun bir sakıncası yoktur. Hatta faydalıdır, çünkü o tarihi şahsı anmaya, onun menkıbelerinin nesilden nesle aktarmaya yararlar. Yunus Emre’nin 9-10 yerde türbesi bulunmaktadır. Balkanlarda Sarı Saltuk’a ait görünen çok sayıda türbe ve makam vardır.
Şu bir çözüm yoludur: Seyyid Mükerremeddin’in asıl türbesi Emir Sultan’da bulunmakla birlikte, Seydiköy’de de bir makamı olmalıdır. Halk onu “Seydi Baba” diye bilmiş, ziyaret etmiş, hatırasıyla mutlu olmuştur.
YENİDEN YAPILMALI
Asıl talihsizlik şuradadır: Seydiköy’de Seydi Baba’ya ait mimari değeri olan düzgün bir yapı olmadığı anlaşılıyor. Aslında mimari eserler, tarihin en somut şahitleridir.
Ne yapmalı? Bugünkü Gaziemir’de Seydi Baba’nın mezarı kabul edilen yere veya uygun başka bir yere yeni bir hatıra inşa edilmelidir. Bu, mimari değeri olan küçük bir türbe olabilir. Çevresinde şirin bir düzenleme iyi olur. Bir levha ile kısa tarihi bilgi verilirse sonrası gelir. Halkımız orayı kısa zamanda kutsallaştırır ve tarihle bağını kurar.
TOPRAĞI VATAN YAPANLAR
Toprağı bu nevi insanlar ve onların hikayeleri kutsallaştırır. Mehmet Kaplan’ın da dediği gibi: “Batı medeniyeti eski Türk velilerinin kerametlerinden çok daha akıl almaz, saçma hikayelerden ibaret olan Yunan mitolojisine dayanır. XX. yüzyılın akılcı ve maddeci görüşüyle, Türkiye’yi asırlardan beri kutsallık duygusuyla yaşatan ve koruyan velileri inkar ve ihmal edersek, pek büyük bir şeyi kaybetmiş oluruz”
Bir yanıt bırakın