Prof. Dr. Mehmet Demirci
GİRİŞ
Sanatkârlar ve fikir adamları geçmişle gelecek arasında köprü vazîfesi yaptıkları ölçüde değer taşırlar. Ahmet Hamdi Tanpınar bu görevi îfâ edenlerdendir. Beş Şehir adlı kıymetli eserinde Ankara’yı anlatırken, Hacı Bayram-ı Veli’ye önemle yer verir. Târih şuuru ve sanatkâr hassâsiyetiyle konuya eğilir. Roma’dan, Selçuklu ve Osmanlı’dan Cumhûriyet’e kadar Anadolu’daki devamlılığı, kültürler arasındaki geçişliliği, bu vesîleyle atalarımızın toleransını vurgular.
Bu arada Hacı Bayram’ın rolü ve etkisine temas eder, özetle bazı menkıbelerini anlatır. Veliyyullah’ın o devirde Anadolu’daki yeni oluşumun harcını teşkil ettiğini, maddî-mânevî yapılanmadaki hizmetini anlatırken “Ben dahi bile yapıldım / Taş u toprak arasında” mısralarını örnek gösterir.
Yönetimler değişse de millette devamlılık vardır. Toplumlar ancak böyle olursa sağlam kalabilir. Eski irfan, kültür ve mâneviyet birikimimizin etkileri devam ettiği sürece kimliğimizi koruyabiliriz. Ankara ölçeğinde bunu sağlayanların başında Hacı Bayram-ı Velî gelir. Osmanlı’nın kökleşme ve yükselişinde olduğu gibi, Cumhûriyetin kuruluşunda da onun milletimizi mayaladığını görürüz.
1920’lerdeki yeni oluşum ve silkiniş sırasında, 23 Nisan Cuma günü Hacı Bayram Câmii’nde hatim ve mevlid okundu. Cuma namazı sonrası, Ulus’taki târihî binâya gidildi, dualarla TBM Meclisi’nin açılışı yapıldı. Böylece bin yıllık irfan ve mânevîyatımız yeni devletin harcına konmuş oldu. Eskiden olduğu gibi Hacı Bayram, o zaman ve şimdi de Ankara’nın mânevî atmosferinin merkezi olma özelliğini devam ettirmektedir.
TANPINAR KİMDİR?
Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962) İstanbul Şehzâdebaşı’nda doğdu. Babası kadıydı, onun memuriyeti dolayısıyla küçük yaştan itibâren Ergani, Siirt, Kerkük ve Antalya’da bulundu. Yüksek tahsîlini İstanbul Dârulfünûn Edebiyat Fakültesi’nde tamamladı. Burada Yahyâ Kemal’in öğrencisi oldu.
Tanpınar’ın dînî-tasavvufî cephesine kısaca bir göz atmak istersek, karmaşık ve zor bir meseleyle karşılaşırız. Her şeyden önce o, Osmanlı’dan Cumhûriyet’e bir intikal dönemi insanıdır ve bunun zorluklarını iliklerine kadar yaşamıştır. Çocukluğundan hatırladıkları arasında Kısas-ı Enbiyâ hikâyeleri, Kerkük’te büyük annesinden dinlediği halk masalları ve Yûnus ilâhileri dikkati çeker1 Fikrî şahsiyetinin oluşmasında Yahyâ Kemal’in etkisi büyüktür2.
Yenilik, ıslahat, Tanzimat hareketleri sonucu Avrupa ile yakın ilişkiler içine girdik. Batıda gelişen pozitivist ve materyalist dünya görüşü Osmanlı aydınını etkisi altına aldı. Yahyâ Kemal (1884-1958) tipik bir örnektir. Bir ara dinden tamâmen uzaklaşmışken, Fransa’da birkaç hocasının etkisiyle vatan fikrine, milliyet ve yerli kültürümüze eğilerek “eve dönme”sini bilmiştir.
Tanpınar da Yahyâ Kemal gibi bir “kültür müslümanı”dır. Ancak bu konuda hocası kadar açık değildir. Yahyâ Kemal’in hiç olmazsa Süleymaniye’de ve Büyükada’da kıldığı bayram namazlarına âit kendi dilinden canlı hâtıraları vardır. “Tanpınar (ise) kendisini çok saklayan bir yazardır.” Estetiğinin ve mimarisinin hayranı olduğu mâbetlerimizin içine girdiğine dâir yazılarında bir ipucuna rastlanmaz. Onu “… bazı akşam saatleri bu küçük câmiin (Orhan Câmii) önünden geçerken veya kapısından bakarken…” görürüz 3. “Ahmed Hamdi Tanpınar, iki medeniyet dairesi arasında yalpalayan tereddüdün en seviyeli temsilcisidir.”4 İhsan Örücü “Bir Ramazan gecesi Tanpınar’ı Sultan Ahmet Caminin pencerelerinden adetâ başkaları tarafından tanınmaktan saklanarak içeri bakarken ve ağlarken” gördüğünü anlatır.5
Ölümünden 13 gün önce yazdığı belirtilen satırlarda şöyle der: “Allah’a inanıyorum. Fakat ben Müslüman mıyım bilmem. Fakat anamın babamın dininde ölmek isterim ve milletimin Müslüman olduğunu unutmuyorum ve Müslüman kalmasını istiyorum.”6
Tanpınar’ın tasavvufî duyuş ve düşünüş karşısındaki tavrı hakkında iki farklı görüş vardır. Birincisine göre o, bu konuların dışında ve uzağındadır. Onun “İslâm-Osmanlı olana duyduğu ilgi son kertede estetik bir ilgidir ve pek sevdiği sözlerle belirtirsek manevî iklîme ilişkindir.”7
İkinci ve daha yaygın görüşe göre: “Tanpınar, modernitenin içindeki metafiziği yakalama çabasındadır. Modernitenin seküler anlayışına ve yönelimine elbette sesini çıkarmamaktadır.
A. H. Tanpınar’ın, huzursuz ve mütereddit bir ruh yapısına sâhip olduğu mâlûmdur. Kendi iç dünyasına ne kadar sızmıştır bilemeyiz, ama Tanpınar tasavvuf inanışının kültür ve medeniyetimize yansımaları ve bunların tasvîri konusunda cömert bir duygu ve ifade gücüne sâhiptir. O, Anadolu’da gelişen edebiyatımızı beş döneme ayırır ve hepsinde de dînî-tasavvufî ilhâmın söz konusu olduğunu belirtir.9
Öğrencisi Mehmet Kaplan’ın (1915-1986) ifadesiyle: “Tanpınar’ın başlıca özelliği, kendisini okuyanları iyi bir rehber gibi, büyük kahramanlara, târihe, tabiata, sanata ve Tanrı’ya götürmesidir.”10
BEŞ ŞEHİR’DE HACI BAYRAM
Bunun örneğini Beş Şehir adlı şehir monografileri kitabında görürüz. Bu deneme türü kitapta Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul’a yer verir. Burada adı geçen şehirlerin târihî ve kültürel maceralarını, ümitlerini kendi gözlemlerine dayanarak anlatır. Âdetâ, eskinin büyük değerlerinden hareketle geleceğe uzanan bir perspektiv çizer. Beş şehir, dikkatle ve sabırla okunması gereken mühim bir kitaptır.
Tanpınar 1923’te Edebiyat Fakültesini bitirince Erzurum ve Konya’da edebiyat öğretmenliğinden sonra 1927’de Ankara Lisesi’nde, 1930’dan sonra da Gazi Terbiye Enstitüsü’nde hocalık yapar. 26-27 yaşlarındadır, ama sanatkâr hassâsiyetine ve gözlemci bir dikkate sâhiptir. O yıllardaki müşâhedeleri zaman içinde demlendi, 1945’te bunları yazıya döktü.
Tanpınar’ın Hacı Bayram hakkında yazdıklarından alıntılarda bulunup bazı değerlendirmeler yapacağız.
ATALARIMIZIN ÖZGÜVENİ
Atalarımızın özgüvenleri yüksekti, kendi inançlarının sağlamlığından emindiler. Geldikleri topraklardaki eski kültür kalıntılarından korkmadılar. Özellikle dinamik tasavvuf mensuplarının böyle davrandığı görülür. Bazen tekkelerini tam da bir Hristiyan azîzinin yakınına veya ondan kalan kalıntının üzerine inşâ ettiler. Böylece yerli halka daha kolay nüfuz edebilme imkânı da doğmuş oldu.
Hascluk’un “İki taraflı perestişgâhlar” dediği bir çok türbe eski Hristiyan aziz kültlerinin Türk veli kültleriyle birleşmesinden doğmuştur.”11 Balkanlardaki Sarı Saltuk türbeleri bunun tipik örneğidir.12
Tanpınar Hacı Bayram konusuna Ankara kalesinin eteklerini tasvirle başlar:
“Ankara, uzun târihinin şaşırtıcı terkipleriyle doludur. (…) Türk kültürünün kendinden evvel gelmiş medeniyetlerden kalan şeylerle bu kadar canlı surette rastgele karıştığı, haşır neşir olduğu pek az yer vardır. Kalede ve onun eteğine serpilmiş mahallelerde Türk velileri Roma ve Bizans taşlarıyla sarmaş dolaş yatarlar. Dedelerimizin mezarlarından çıkan yeşillikler hangi itikatların etrafında yontuldukları belli olmayan çok eski taşları kendi rahmâniyetleri ile yumuşatırlar.”
Yazarımız dili iyi kullanan usta bir edebiyat adamıdır. Şu son cümleye hayran olmamak mümkün değildir: “Dedelerimizin mezarlarından çıkan yeşillikler hangi îtikatların etrâfında yontuldukları belli olmayan çok eski taşları kendi rahmâniyetleri ile yumuşatırlar.”
Atalarımızın yerleştikleri mekanı her şeyiyle sâhiplenmeleri ve oraya rahmâniyet katmalarının en güzel örneklerinden birisi Hacı Bayram Külliyesidir.
Bu külliyenin bünyesinde Roma dönemine ait Augustus Tapınağı’nın kalıntıları da yer alır. Tapınağın milattan önce II. Yüzyılda yapıldığı sanılıyor. İç Anadolu’nun en büyük mabetlerinden biriydi.13 Bizans çağında kiliseye, Türk döneminde Akmedrese adıyla eğitim-öğretim yapısına dönüştürüldü. Ayrıca bu tapınak Hacı Bayram-ı Velî’nin hemen yanı başında kurduğu tekkenin hazîresiyle kuşatıldı ve tesisin bir parçası haline geldi. Böylece günümüze kadar kısmen korunmuş oldu.14
Tanpınar’dan tâkip edelim:
“Bu terkiplerin en manalısı İmparator Augustus’un şerefine toprağa dikilmiş mermer bir kasîde olan Roma mâbedinin kalıntılarıyla yanı başındaki Hacı Bayram-ı Velî Câmii’nin beraberce teşkil ettikleri zıtlar mecmuasıdır. Bitmiş veya tam diyebileceğimiz hiç bir eser bu toprağın mâcerâsını bu kadar güzel hulâsa edemez. Hacı Bayram’ı Roma kartalının bu mermer yuvasında çilehânesini seçmeye götüren gizli tesâdüf nedir? Câmiinin altındaki dar çile odasında geçirdiği ibâdet ve murakabe saatlerinde, yanı başında güneş vurdukça yaldızlı akislerle pırıldayan ve üstüne diz çöktüğü toprakta bir nevi iğva gibi gizlenmiş duran bu taştan dünya, kendisininkinden büsbütün ayrı zaferleri terennüm eden bu iyi yontulmuş mermerler, o sert ve kibirli Roma hemşerisi çehreleri acaba onu rahatsız etmiyor muydu? Bu velînin rahmânî rüyasına komşularının mağrur sükûtundan sızan düşünce ve duyguları bilsek ne kadar iyi olacaktı.”
Yazar bu iki farklı yapıyı “zıtlar mecmuası” olarak niteler. Hacı Bayram’ın burayı bililtizam seçtiğini îmâ eder. Tapınak kalıntılarını “bir nevi iğvâ”, yani baştan çıkarıcı ve yolu şaşırtıcı gizlenmiş unsurlar gibi görürse de büyük veli burada mekân tutmakla, zıtlar arasındaki ahengi yakalamak istemiştir denebilir.
“Roma şan ve şevketinin içinde maddî hazlarla sarhoş, fütûhatlarını yaptı, müesseselerini kurdu, kanunlarını düzeltti. Kale, köprü, yol, su kemeri, mabet, hamam, hipodrom, heykel ve bin türlü âbideyle yaşadığı zamanı, muhârip alnını süsleyen çelenklerle beraber taşa toprağa tespit etti.
Aradan asırlar geçti. Bu mağrur muhârip, yorulan sinirlerini kanlı ve şehvetli oyunlarla uyuşturmaya çalışırken cihangir haritası, acemi avcı elinde kalmış bir kaplan postu gibi parçalanıp yırtıldı. Ankara şehri, imparatorluğun arâzisinin yarısından fazlasıyla beraber büsbütün başka bir milletin eline geçti. Kadîm medeniyetin eserleriyle örtülü toprakta yeni bir nizam çiçek açtı, küçük, mütevazi mabetlerde başka bir Allah’a ibâdet edilmeye, Ankara kalesinin üstünde başka türlü hasretlerin türküleri söylenmeye başlandı.”
Tanpınar, Hacı Bayram’ın “çok başka bir hakîkatin sırrını açtı”ğını söyler. Bu yeni hakîkatte ledünnî, yani öteler âleminden gelen mânevî hazlar vardır. Ahiret saadeti vardır, sevgiden beslenen ruh vardır, nur tûfânı gibi bir iştiyak, özlem vardır, kendi iç derinliklerinde Allah’ı bulma, O’nu bulmanın yolu vardır:
“Ve günün birinde bu toprağın yeni sahipleri içinden yetişen saf yürekli bir köylü çocuğu, Roma’nın zafer mabedi ve biraz sonra da Bizans bazilikası olan bu âbidenin yanı başına muhâcir bir kuş gibi yerleşti ve insanlara kadîm imparatorluğun ayakta durmasını sağlayan hakîkatlerinden çok başka bir hakîkatin sırrını açtı. Bu ledünnî hazların, âhiret saadetlerinin, kendisini sevgide tamamlayan ruhun, bir nur tufanı gibi iştiyakın, kendi derinliklerinde Allah’ı bulan bir murakabenin hakîkati idi. Hacı Bayram, eriştiği bu hakîkatin şevkiyle:
Bilmek istersen seni
Can içre ara canı,
Geç canından bul anı
Sen seni bil, sen seni!15
diye haykırır.”
Hacı Bayram’ın Ankara’da faâliyette bulunduğu sıralarda Anadolu’da siyâsi otorite boşluğu yaşanıyordu. Fetret devri denen bu zaman diliminde halk büyük sıkıntılar içindeydi. Bu dönemde Ankara’ya dönen Hacı Bayram, mürşidi Somuncu Baba’nın yanından ayrılırken “Sultanım, ne amel üzerine olalım, sanat bilmem, ne işleyelim?” diye sorar. ”Ekin ek, burçak ek” cevabını alır. Ankara’ya gelen Hacı Bayram’ın başlangıçta tekke inşa etmeyip çiftçilikle meşgul olduğu söylenebilir.16
Tasavvuf kurumlarının özelliklerinden biri şudur: Toplumun ve devrin ihtiyaçlarına göre hareket etmek. Bu fütuhat olur, çiftçilik olur, zenaatkârlık olur. Bütün bu faâliyetler arasında “el işte gönül Hak’ta olmak” ilkesi vazgeçilmez prensiptir.
İhtiyaç o yönde olduğu için, Hacı Bayram çiftçilik yapıp, el emeğiyle geçindi. Müridleriyle birlikte imece usûlü ekin işledi. Esnaf arasında “Ahî Baba” diye tanındı. Çarşı pazarda dolaşıp sadaka ve zekât toplayarak ihtiyacı olanlara dağıttı. Böylece halkla bütünleşmiş oldu.
Onun döneminde Bayramiyye daha çok köylü ve esnaf zümreleri arasında yaygınlık kazandı. Hacı Bayram ve Bayrâmî şeyhlerinin, Anadolu halkı arasında birlik ve bütünlüğün sağlanması ve mânevî hayâtın şekillenmesinde büyük katkıları oldu.17
Tanpınar bütün bunlara kısaca değinir:
“Fakat Hacı Bayram sâde Hakla Hak olan bir veli değildir. Türk cemiyetinin bünyesinde gerçekten yapıcı bir rol de oynar. Kurduğu Bayrâmiye tarîkati esnaf ve çiftçinin tarîkatidir. Böylece Anadolu’da Horasanlı Baba İlyas’la başlayan geniş köylü hareketiyle Ahîlik teşkilâtı onun etrafında birleşir.
Daha sağlığında hareket o kadar genişler ki ikinci Murat yanı başında gelişen bu manevî saltanattan ürkerek Şeyhi Ankara’dan Edirne’ye getirtir. Ve ancak niyetlerinden iyiden iyiye emin olduktan sonra onu geriye göndermeğe razı olur. Hakîkatte bu telâşa hiç lüzum yoktu. Hacı Bayram imparatorluğun iç nizâmını yapıyordu.”
Târihî şahsiyetlerin ve olayların coğrafyadaki bugünkü yerlerini belirleyemeye çalışmak, onların daha iyi anlaşılmasına, hafızada canlı kalmasına vesile olur. Bu özel bir dikkat ve gayret ister. Tanpınar bu düşüncesini dile getirir:
“Çok defa Ankara ovasına bakarken Hacı Bayram’ın ömrünün sonuna kadar müritleriyle ekip biçtiği tarlaları düşünürüm. Acaba hangi tarafa düşüyordu? Belki de kendi yattığı câmiin bulunduğu yerlere yakındı. Bütün ova onun zamanında imece ile işleniyordu. An’ane Hacı Bayramla İstanbul fethinin mânevî ve nûranî yüzü olan Ak Şemşeddin’i bu ovada karşılaştırır.”
Sonra Akşemseddin ile Hacı Bayram ilişkilerini târihî-menkıbevî şekliyle özetler:
“Ak Şemseddin o zamanlar devrinin ilmini ilâhiyattan tıbba, nahivden mûsikiye kadar öğrenmiş, fakat bir türlü rûhundaki susuzluğu gideremediği için yüzünü tasavvufa çevirmiş, kendisine mürşit arayan genç bir âlimdi. Nihâyet dayanamayıp Şeyh Zeyneddin-i Hâfî’nin yanına gitmek için Osmancık medresesindeki müderrisliğini bırakıp yola çıkar; fakat Halep’te bir gece rüyasında bir ucu boynuna geçmiş bir zincirin öbür ucunu Hacı Bayram’m elinde tuttuğunu görür ve nasîbinin Hacı Bayram’dan olduğunu anlar; yoldan döner.
“Ankara’ya geldiği zaman Hacı Bayram’ı müritleriyle ovada mahsul toplarken görür. Yanına yaklaşır; fakat iltifat görmez. Aldırmayarak işe girişir; yemek zamanına kadar Şeyhin müritleriyle beraber çalışır. Yemek vakti olur, Hacı Bayram kendi eliyle aş dağıtır. Fakat Ak Şemşeddin’in çanağına ne burçak çorbası, ne de yoğurt koyar; artan aşı da köpeklerin önüne döker. Ak Şemşeddin darılıp gideceği yerde şeyhin kapısının köpekleriyle ve onların çanağından karnını doyurur. Bu alçak gönüllülük, bu teslim üzerine Hacı Bayram onu yanına çağırır, müritliğe kabul eder. Ölünce de kendisine halef olur; yahut hiç olmazsa tarîkatin fazlaca şeriatçi kolu onu şeyh tanır.
“Fatih’e İstanbul’un fethinde o kadar yardım ettikten sonra çekilip köyüne gidecek kadar vekar ve haysiyet sahibi olan, mektuplarında ona sahip olduğu manevî rütbeden bir akran gibi hitap eden, nasihatler veren, “Eğer pâdişâha huzûr-i sûrîmiz matlup ise biz anda varırız veya pâdişahla diyar-ı Arabı beraberce feth edeniz” diye ufuk gösteren Ak Şemseddin’in şeyhinin köpekleriyle bir sofraya oturması ancak on beşinci asır Türkiye’sinde görülür.”
Hacı Bayram’dan bize dört manzume kalmıştır. Ama her biri bir kitaba bedeldir. Bunları birden çok kişi şerh etmiştir. Tanpınar bu şiirlerden birinin en güzel beytine dikkati çeker. Zâhir mânâya bakarsak, inşâ hâlinde bir şehir söz konusudur. Binâları teşkil edecek olan taş ve toprak arasında, onlarla birlikte yapılmak ne muhteşem bir tasavvurdur. Ankara’nın, Osmanlı’nın, Türkiye’nin yapılışında Hacı Bayram inanç ve düşüncesinin, bir maya, bir mânevî harç olduğunu veciz bir şekilde gösterir:
“Hacı Bayram’ın kâinâtı ve insanı berâberce oluş halinde gösteren bir manzûmesi vardır ki, bilhassa bir beyti bu on beşinci asır Türkiye’sinin âdeta manzarasını çizer:
Nâgehan ol şâra vardım, ol şârı yapılır gördüm,
Ben dahi bile yapıldım, tâş ü toprak arasında.”
Sonuç olarak Tanpınar’ın gözüyle Hacı Bayram-ı Velî’yi daha iyi tanımış oluyoruz. Onun medeniyetler arasında bir bağ olduğunu görüyoruz. İrfan hayâtımızın köşe taşlarından biri olan Hacı Bayram’ın 1930’lu ve 40’lı yıllar Ankara’sının çorak atmosferinde, bilinçli bir münevverin rûhunda uyandırdığı güzellikleri hissediyoruz. Böylece Hacı Bayram’ın her devirde Ankara’nın mânevî havasının odak noktalarından başlıcası olduğunu anlıyoruz.
(Uluslararası Hacı Bayram-I Velî Hz. Sempozyumu tebliği, 15 Aralık 2012, Ankara)
Mexican Easy Pharm: mexican mail order pharmacies – Mexican Easy Pharm
п»їbest mexican online pharmacies https://mexicaneasypharm.com/# mexican rx online
mexican online pharmacies prescription drugs
https://kamapharm.shop/# Kama Pharm
prednisone purchase online
https://predpharm.shop/# PredPharm
prednisone price south africa
http://predpharm.com/# prednisone 50 mg buy
purchase prednisone canada
https://kamapharm.shop/# Kama Pharm
buying prednisone mexico
https://semapharm24.com/# buy semaglutide
prednisone 200 mg tablets
https://cytpharm.shop/# buy cytotec online
prednisone pills cost
https://kamapharm.shop/# Kamagra 100mg price
can i buy prednisone online without prescription
https://predpharm.shop/# prednisone without rx
non prescription prednisone 20mg
https://predpharm.com/# prednisone 20 mg in india
how much is prednisone 10 mg
https://semapharm24.com/# Sema Pharm 24
can i buy prednisone online without prescription
https://dappharm.com/# dapoxetine online
where to buy prednisone 20mg
https://cytpharm.com/# Cyt Pharm
prednisone medication
https://cytpharm.com/# buy cytotec over the counter
price of prednisone 5mg
https://dappharm.com/# dapoxetine online
prednisone 50
http://farmaprodotti.com/# Farmacia online miglior prezzo
farmacia online
https://farmabrufen.com/# Ibuprofene 600 prezzo senza ricetta
farmacie online sicure
https://farmaprodotti.shop/# farmacie online autorizzate elenco
farmacia online senza ricetta
https://farmabrufen.com/# Farma Brufen
top farmacia online
http://farmabrufen.com/# BRUFEN prezzo
acquisto farmaci con ricetta
https://farmabrufen.shop/# FarmaBrufen
acquisto farmaci con ricetta
farmacie online autorizzate elenco: FarmTadalItaly – farmaci senza ricetta elenco
farmacie online autorizzate elenco
Muchos casinos ofrecen restaurantes y bares.: win chile – winchile
La adrenalina es parte del juego.: jugabet.xyz – jugabet casino
phmacao club phmacao.life Slot machines attract players with big jackpots.
Casinos often host special holiday promotions. http://jugabet.xyz/# Los casinos reciben turistas de todo el mundo.
Gaming regulations are overseen by PAGCOR.: taya777 register login – taya777.icu
Responsible gaming initiatives are promoted actively.: phmacao casino – phmacao club
Responsible gaming initiatives are promoted actively. https://phtaya.tech/# Manila is home to many large casinos.
La Г©tica del juego es esencial.: winchile casino – win chile
phtaya login phtaya.tech Many casinos offer luxurious amenities and services.
The Philippines has a vibrant nightlife scene.: taya777 register login – taya777